Hikaye Bölüm 31
Çocuk önde ben arkada ilerliyorduk, evin en ucunda sağ tarafa döndü çocuk ben de onu takip edip girdim odaya, bir tane mum vardı ortada yanında oturan yaşlı 2 tane kadın vardı, hiç pencere yoktu ilk dikkatimi çeken bu olmuştu, duvarlara baktım hiçbir tablo ve benzeri şey gözükmüyordu, çocuk kadınlara dönüp beni işaret etti ve 'ene racül' dedi, bunu söyleyince kadınlar direk yüzüme ve ayaklarıma baktılar, gayet yumuşak bir ses tonuyla birisi otur oğlum buyur dedi, oturdum, beni hoca yolladı eğer sizde varsa ayna istiyorum dedim, hayır mı şer mi oğlum dedi kadın, diğeri hiç konuşmuyor sadece yaşlı gözlerle beni süzüyordu, şer dedim, kadının suratı düştü, evimizin içinde olmaz bizim ayna oğlum dedi, zamanında bütün aynaları ahıra kaldırmıştık orada olacaktı onları alabilirsin dedi, yanındaki küçük çocuğa arapça birşeyler söyledi kafasıyla beni işaret etti sanırım yardımcı ol diyordu, çocuk kendisini takip etmemi istedi ayağa kalktım, tam odadan çıkacakken
hiç konuşmayan kadın birden bana seslendi ve, yanındaki dedi bizim evimize giremez ancak kapıda seni bekliyor, neden seninle dedi, dilim tutuldu sanki, kim dedim yanımdaki, kapıda seni bekleyen dedi, köpeğe bakıyor şu anda, ben yalnızım dedim, emin misin dedi, hiçbirşey diyemedim direk kapıya yöneldim çıktım odadan, bu yaşlı kadın niye öyle demişti bana kimdi yanımdaki bu gibi sorular beynimde yer etmişti birden, aklıma içerdeki kadınların ayakları üzerine oturdukları geldi birden, dikkat etmemiştim ayaklarına, geri dönüp baksamıydım acaba, bu düşünceleri beynimden kovup çocuğu takip ederken gözlerim ayakarına kaydı, normaldi ayakları, bir an rahatladım kapıyı açtı çocuk, dışarı çıkmıyordu, gel dedim ver aynaları, kendin al girişte sağ tarafta duvara dayalı aynalar, ahır orası dedi kapattı kapıyı yüzüme, köpeğe baktım sanki karşısında biri var gibi dört ayak üstünde dikilmiş dişlerini sıkarak bakıyordu, beni görmüyordu bile sanki, hiç bakmadım köpeğin baktığı tarafa doğru, ağır ağır ahıra doğru ilerledim hiç girmek istemiyordum oraya, baktım içerisi zifiri karanlık hemen hızlıca girip sağ taraftan aynaları alıp çıkacaktım. Gözlerimi kapattım açtım, karşıma baktım direk girdim sağ tarafa zaten küçük bir ahırdı, elimi uzattım ne var ne yok kucakladım çıktım hemen, terin içinde kalmıştım ama o 1 dakikada, yere indirdim elimdekileri evet aynalardı bunlar, 5 tane ayna vardı, rahatlamıstım aynaları alıp çıkınca, birden köpek zincirini koparacak derecede tedirgin oldu havlıyordu bana değil ama karşı tarafına bakıp havlıyordu, hemen arkasından kapı açıldı çocuk beni çağırdı gel çabuk dedi, sonra köpeğin baktığı yere baktı ve sustu, o oraya bakınca ben de direk kafamı kaldırıp refleks olarak oraya çevirdim, ve görünüyordu, loş ışıkta oradaydı, köpeğin karşısındaydı, yüzü yere eğik biçimde duruyordu, kendi sıfatındaydı kimse gibi değil direk o idi, ne annem babam ne arkadaşlarım kılığında değil, saf doğal benliğiyle köpeğin karşısında duruyordu, kadının bahsettiği benimle gelen bumuydu, evden çıkmayan çocuk nedense bana doğru koştu, kolumdan tuttu, bakma diyordu, onun olduğu tarafı eliyle kapatıp beni çekiyordu hadi diyordu, çekti kolumdan eve doğru, bakma diyordu, bunu belki yüzlerce kez tekrar etti, birden irkildim koştum çocukla eve doğru aynalar arkada kalmıştı, köpek havlıyordu aşırı tedirgindi, eve girdik kapıyı kapadık, çocuk bana baktı özellikle alnıma doğru bakıyordu. İyisin dedi, kimdi o niye burada diyordum sorular soruyordum çocuğa, çocuk hiç cevap vermiyordu bir taraftan onu takip ediyordum, kadınların olduğu odaya girdik, ancak onlar yoktu, 2 adet saç teli vardı upuzun kadınların oturduğu yerde, çocuğa baktım direk, korkma dedi otur, kimsin sen dedim, otur anlatacağım dedi, hala oturmuyordum sonra selam verdi bana arapça, selamını aldım, kötü biri selam veremez değil mi dedi, çok olgun konuşuyordu küçük bir çocuktu ama konuşması hareketleri yaşlı bir adam gibiydi sanki, oturdum, gözlerini kapatır mısın dedi, niye dedim, zahar ve tilmun'u yani onları çağıracağım lakin sen bu anı görürsen aklını yitirirsin senin iyiliğin için dedi sadece kapat aç bir anlığına dedi, zahar ve tilmun onların adıdır tam isimleri الزهار تيلمون - الزهار تيلمون - الزهار تيلمون - الزهار تيلمون - الزهار تيلمون kapattım açtım gözlerimi, kadınlar oturuyordu tekrar o saç tellerinin olduğu yerde ve bana bakıyorlardı, odadan çıkarken benimle konuşan kadın gördün mü dedi, kafa salladım evet manasında, birden kapı çaldı, çocuk sessiz ol dedi bana, ses duyuldu hocamın bana söylediği kelimeyi söyleyen bir sesti bu, çocuk kapıya yöneldi, biraz sonra içeri geldi yanında atakan ve tuğba vardı, seni merak ettik dediler, direk ayaklarına baktım normaldi. Beni aramaya çıkmışlar, tuğba yalnız gelecekmiş tahmin etmiş burada olduğumu ancak hocam tuğbayı yalnız yollamamış o yüzden atakanla gelmişler, hocanınkine en yakın ev bu olduğu için ilk buraya gelmişler, dışarda dedim birşey gördünüz mü, ikisi birbirine baktı hayır dediler, tamam dedim, tuğba niye dedi ne oldu birşey mi görmemiz gerekiyordu, yok dedim önemli değil, kadınların ikisi de yere bakıyordu hiç konuşmuyorlardı tuhaf olan şu idi atakan ve tuğba kadınlara doğru hiç bakmıyorlardı sanki onlara göre odada ben ve çocuk vardık, bu düsünceleri kafamdan direk attım, hadi gidelim dedim, çocuğun bana anlatacakları vardı aslında merakta ediyordum çok bilgili bir çocuktu veya çocuk suretindeydi bilemiyorum, sonradan konuşma fırsatım oldu onunla tekrardan, herneyse, çıktık dışarda bıraktığım yerde duruyordu aynalar, köpek yatmış sakince dışarıyı izliyordu, biraz önceki hırcınlıgından eser kalmamıştı, ama ben biraz öncekini yani onu bir kere görmüştüm, gözümün önünden o sureti gitmiyordu, aynalardan üçünü ben aldım ikisini atakana verdim ilerliyorduk dört tane ayna lazımdı fazlasıyla bulmuştuk yani, cevabını biliyordum ama yine de sordum, atakan dedim o odada kaç kişiydik, sen ve kücük cocuk vardı niye sordun dedi, boşver dedim sadece, gözlerim dolmuştu bu cevabı duyunca, artık görülmeyenleri gören birine mi dönüşüyordum, tuğbanın sesiyle irkildim, herşeyi hazırladım dedi, sadece aynalar kaldı bir de şekillerin çizimi, tamam dedim, hocanın evine varmıştık artık, hocam içerde yere birşeyler çiziyordu, elinde bir tas vardı içinde ise kül, şekli tarif ediyorum. İç içe gecmiş üçgenlerden oluşan bir şekildi üçgenler büyükten küçüğe doğru gidiyordu hoca önündekilerle uğraşırken atakana baktığımda onun içinde yine bir piçlik gördüm yine birşeyler çevirecekti ama sesimi çıkarmadım.Bu tarz hikayelerin devamı ve paylaşımlardan öncelikli haberdar olmak için ABONE OL bağlantısına tıklayın ve daha sonra karşınıza çıkan ekranda izle butonuna tıklayarak sitemize abone olun ve birçok konuda öncelik kazanın:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder